Konformizm Nedir Sosyolojide?
Evet, kabul ediyorum. “Konformizm” dediğinde, aklımıza gelen ilk şey genellikle “herkesin aynı şeyleri yaptığı, ben de onlara uymak zorundayım” gibi bir his oluyor. Ama durun bir dakika, her şey o kadar basit mi? Bu yazıyı okurken, “şu anki halimle gerçekten konformist miyim?” diye sorgulamaya başlayacaksınız, merak etmeyin. Belki de hepimiz birer konformistiz, sadece bunu fark etmiyoruz. Hadi, gelin, konformizmin ne olduğunu, sosyolojide nasıl ele alındığını ve gündelik hayatla ne kadar iç içe olduğunu birlikte keşfedelim.
Konformizm: Hep Birlikte, Herkesle Aynı Şeyleri Yapmak
Sosyolojide konformizm, bir grup ya da toplum içindeki bireylerin, grup normlarına ve değerlerine uymasını ifade eder. Yani basitçe söylemek gerekirse, konformizm, “herkes ne yapıyorsa ben de onu yaparım” demektir. Bu, aslında toplumsal bir baskı meselesidir. Bir grup içinde olmak, kimseyi dışlamamak, uyumlu bir şekilde hareket etmek… Zaten bu yazıyı okuyan her insanın hayatında bir şekilde yaşadığı şeyler.
Mesela, bir arkadaş grubunda yemek yerken herkes “tam şu yemeği yiyelim” dediğinde, biz de hemen “tamam, ben de aynı şeyi alırım” diyecek kadar uyumlu hale geliriz, değil mi? Tabii, belki hiç sevmediğimiz bir şeydir, ama “ben de ben de” demek o kadar kolaydır ki, kimse kimseyi dışlamaz. Buradaki durum, tam da konformizmin tanımına uyuyor: Grup normlarına uymak ve fark edilmeyecek şekilde akışa kapılmak. Hadi, itiraf edelim, çoğumuz bazen “ben de” dedik, ama içinde bulunduğumuz o anı beğenmedik. Yani iç sesimiz “ama ben bunu sevmedim ya!” diye fısıldadı, ama “neyse ya, herkes aynı şeyi istiyor, ben de ona uyayım” dedik.
İç Ses: “Ama Ben Bunu İstemiyorum!”
Bunu biraz daha açalım. Konformizm, sadece dışarıdan gelen baskılarla ilgili değil, içsel bir mekanizma da söz konusu. Mesela bir kafede arkadaşlarımızla buluşmuşuz ve herkes bir şekilde aynı şeyleri sipariş ediyor: “Beyaz peynirli tost, ayran.” Bu noktada iç sesim devreye giriyor:
İç Ses: “Hımmm, bu beyaz peynirli tost çok mu sıradan olur? Keşke bir menemen söylesem ya! Ama her şey o kadar normal ki… Neyse, beyaz peynirli tost ne de olsa hep aynı, aynı güzel…”
Ben: “Hadi ama! Ne zaman yeni bir şey sipariş ettim ki ben? Evet, hep aynı şeyi istiyorum ama kimseyi de şaşırtmak istemiyorum. Herkes ‘beyaz peynirli tost’ dediyse, ben de diyeyim, değil mi?”
Evet, işte tam burada konformizm devreye giriyor. O an, diğerlerinin ne söylediğine bakarak karar veriyorum. Sosyolojik açıdan baktığımızda, toplumsal normlara uymak bir tür adaptasyon. Ama bazen bir tür “kararsızlık” da olabilir, yani ben kendi tercihimi belirlemekte zorlanırken, başkalarının tercihleri bana “zorla” yol gösteriyor. Aslında, “ne olursa olsun ben de beyaz peynirli tostumu isterim” diyebilmek de, kişisel bir cesaret meselesi. Ama çoğu zaman, “ben de herkes gibi” demek çok daha kolay oluyor.
Konformizm: Toplumun Bir Parçası Olma İhtiyacı
Konformizm, insanın toplumda kabul görmek istemesiyle de ilgilidir. Hepimiz kabul edilmek, dışlanmamak isteriz. Bir grupta olmaktan hoşlanırız çünkü insan olarak toplumsal varlıklarız ve yalnız kalmak çoğumuz için korkutucudur. Bu yüzden de bazen hiç istemediğimiz şeyleri yaparız. Bu, sadece arkadaş gruplarında değil, iş yerinde de sıkça karşılaşılan bir durumdur. İş arkadaşları arasında, çok da samimi olmadığın biri bile olsa, bir gün öğle yemeğinde herkes “şu restoranı öneriyorum” dediğinde, senin de “tamam, ben de oraya gideyim” demen konformizme bir örnektir.
Ama işte tam burada işin ironisi devreye giriyor. Kendimizi ne kadar gruba uyumlu göstersek de, içimizde bir yerde o “ben farklıyım” isteği var. Mesela ben bir mühendis olarak bazen kendi kendime diyorum ki: “Ya, ben bunu yapmıyorum çünkü bu bir seçenek değil! Benim bu duruma karşı bir duruşum olmalı, bir şeyler söylemeliyim!” Ama sonra fark ediyorum ki… Herkes o restorana gidiyor ve ben de aynen gidiyorum. Çünkü hepimiz bir şekilde topluma uyum sağlıyoruz. Bir mühendis, bazen “sistem dışı” olmayı istese de, grup baskısı altında ister istemez “sistemin bir parçası” oluyor.
Konformizmin Gölgesinde: Kendin Olmak Mı, Uyum Sağlamak Mı?
İçimden başka bir ses: “Ama ya bir gün bir şeyler değişirse ve ben farklı olmaya karar verirsem? Belki de konformizmden çıkmanın zamanı gelmiştir! Ya da… belki de biraz daha beklemeliyim ve sadece aynı şeyi söylemeye devam etmeliyim…”
Konformizm, bazen toplumun denetleyici bir mekanizması gibi görünebilir, ama bu durumun aslında güven verici bir yanı da var. Toplum, kendi kurallarını kabul ettiğinde, insanlar bu kurallara uyarak bir tür denge yaratır. Tabii, bazen de bu “denetim” can sıkıcı olabiliyor. Bir arkadaşınla film izlerken “bu filmi izleyelim” diyorlar ve sen de içinden “ama ben hiç ilgilenmiyorum ki” diyorsun. Ama sonra, “neyse, herkes aynı filmi izliyor, ben de izlerim” diyorsun.
Sonuç: Konformizm ve Ben
Sosyolojide konformizm, bir anlamda dışarıdan gelen baskılara uyum sağlama durumu olarak tanımlanabilir. Ama her zaman her durumda konformist olmak zorunda değiliz. Kendi kimliğimizi ve tercihlerimizi oluşturabilmek, biraz cesaret gerektiriyor. İçimdeki mühendis, her zaman “bu mantıklı, bunu yapmalısın” diyor, ama içimdeki insan tarafı bazen sadece “neyse ya, ben de herkes gibi yapayım” diyerek akışa katılmak istiyor. Sonuçta, konformizm bir yandan hayatı kolaylaştırabilir, ama bazen de bizi düşünmeden hareket etmeye zorlar.
Şimdi soruyorum: Konformist misin, yoksa kendi yolunu mu arıyorsun? Belki de ikisi arasında bir yerde, hepimiz birer küçük konformistizdir.