Sosyoloji Mezunu KPSS’de Kaç Puanla Atanır?
Sosyoloji mezunu olup KPSS’ye girenler, bu soruyu belki de binlerce kez kendilerine sormuştur. Cevap? Kesin ve net değil. Her yıl değişen dinamikler, puan barajları, mülakatlar ve kadroların durumu gibi faktörler, bu soruyu yanıtlamayı zorlaştırıyor. Ama bu yazıda, işin içinde biraz mizah ve eleştirel bakış açısı da olacak. Çünkü KPSS ile ilgili her şeyin mükemmel olduğu falan söylenemez. Hadi gelin, hem güçlü hem de zayıf yönleriyle bu konuyu ele alalım.
KPSS’de Sosyoloji Mezunu İçin Gerçekçi Bir Puan Hedefi
Öncelikle KPSS’ye dair bir gerçek var: Başarı tesadüfi değil, sistematik. Sosyoloji mezunu olarak, devlet dairelerinde görev almak isteyen bir kişinin hedeflediği puan, genellikle 80-90 arası bir aralıkta olmalı. Tabi bu, meslek tercihine, alacağınız kadrolara ve o yılki sınavın zorluk derecesine göre değişebilir. Ancak sosyal bilimler alanındaki mezunlar için bu puanlar, “hadi bakalım, belki olur” diyebileceğiniz sınırların çok üzerinde değil. Bu kadarla da kalmıyor; işin içine mülakatlar, KPSS’nin getirdiği bürokratik engeller ve bir de Türkiye’nin iş gücü piyasasında yaşanan genel dengesizlikler giriyor.
Güçlü Yönler: Sadece Sınavla mı Olur?
Sosyoloji gibi bir bölümde eğitim almışsanız, zaten dünyaya bakış açınızın biraz farklı olduğunu düşünebilirsiniz. Bu, sadece KPSS’ye yönelik sınavı geçmekle ilgili değil. Mesela, alanınızda ne kadar empati kurabiliyor, toplumun sosyal yapısını ne kadar çözümleyebiliyorsunuz? İşte bu yetenekler, aslında bir işe yerleşmek için KPSS’den daha değerli olabilir. Fakat, bu yeteneklerinizi göstermenin bir yolu yok; çünkü genellikle KPSS’de sadece ezber bilgileri, yani sosyolojik teori ve kavramları bilmeniz bekleniyor. Sosyolojiye dair gözlemleriniz, fikirleriniz önemli ama yerleşeceğiniz pozisyon genelde başka bir şeye dayanıyor: Puan.
Diyelim ki, 87 puan aldınız. Evet, bir umut doğuyor. Çünkü hem Sosyoloji mezunlarına yönelik kadrolar genelde az, hem de genellikle kontenjanlar sınırlı. Ama en azından “fırsat var” diyebiliyoruz.
Zayıf Yönler: Her Şeyin Bir Fiyatı Var
Burada asıl zorlayıcı olan şey, aslında devletin pozisyonlara dair sınırlı ve belirli kadro açması. Bir başka deyişle, aynı puanla başvuran 10 kişi varsa, 9 kişi elenecek. Bu durumda KPSS’ye giren bir Sosyoloji mezununun aslında biraz daha “şanslı” olması lazım. “Şanslı” derken, her şeyin şansa dayanması aslında KPSS sisteminin en büyük zayıflığı. Eğitimini bir yıl boyunca ciddi şekilde veren birinin, sadece sınavda 3-5 puan farkla elenmesi ne kadar adil?
Sosyoloji mezunlarının en sık karşılaştığı diğer bir problem ise, genelde kamu sektöründe yer bulmanın gitgide zorlaşması. Hem kadroların sınırlı olması hem de devlet dairelerindeki personel politikalarının çoğu zaman tabii olduğu “yerli yerinde oturma” ilkesinin size bir fayda sağlamıyor olması, bu problemin parçası. Özellikle büyük şehirlerde, “yine mi Sosyoloji?” bakışlarıyla karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek. Oysa, devlet daireleri o kadar geniş bir yelpazeye sahip ki, sosyal bilimlerin en temel ilkesinden yola çıkarak kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli olmasını sağlamak mümkün. Ama yok. Bu anlayışa dayalı bir kadro politikası bir türlü hayata geçmiyor.
Peki, Sosyoloji Mezunları Gerçekten Ne İstiyor?
Burası çok önemli. Bir Sosyoloji mezununun KPSS’de ne kadar yüksek puan alması gerektiğini sorgularken, aslında “bu bölümde ne yapmak istiyorsunuz?” sorusunu da sormak lazım. Eğer, yalnızca bir kamu görevlisi olmak ve maaş almak istiyorsanız, o zaman her şey kolay; 85 civarındaki puanlar genelde işinizi görebilir. Ama ya Sosyoloji’yi bir kariyer, bir yaşam biçimi olarak görmek ve toplumu anlamak, anlamlandırmak istiyorsanız? O zaman işte işler karmaşıklaşıyor.
İnsan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kentleşme gibi alanlarda çalışmak, sadece KPSS ile mümkün olabilecek mi? Elbette hayır. O zaman, bir Sosyoloji mezununun gerçekten yapmak istediği şeyi bulabilmesi için bu sistemi eleştirmesi ve belki de farklı fırsatlar yaratabilmesi gerekmiyor mu? Sosyoloji bir kariyer yolu olmakla kalmaz; aynı zamanda sosyal yapıyı sorgulayan bir zihniyetin adıdır. O yüzden bu mesleği gerçekten seven biri, KPSS’yi sadece bir başlangıç noktası olarak görmeli.
Sonuçta: Puanlar Yeterli mi?
Bu soruya tek bir cevap vermek imkansız. Puanlar, Sosyoloji mezunu için kesinlikle önemli bir yere sahip. Ama gerçek soru şu: Bu kadar puanı alarak devletin belirlediği bürokratik engelleri aşmak, gerçekten işinize yarayacak mı? Ya da başka bir soru: Bir Sosyoloji mezunu, sadece KPSS’ye dayalı bir sisteme mi sıkışmalı?
Puanları ne kadar yüksek tutarsanız tutun, eğitim ve kariyer yolculuğunuzun, bu sınavdan çok daha derin ve çok daha anlamlı bir bağlamı olduğunu unutmayın.