Bir Psikoloğun Merakıyla: “Sivas Gürün’de Ne Zaman Deprem Oldu?” ve Psikolojik İzlerinin Peşinde
Bazı sorular vardır — basit gibi görünürler; “ne zaman oldu?” deriz, tarih veririz ve geçeriz. Ama insan zihni buna razı olmaz; “Nasıl hissettirdi?”, “Bizi nasıl etkiledi?” diye sorma arzusu doğar. Bir psikolog gibi ben de, tekil bir depremin tarihinden başlayıp onun insanların iç dünyasına, bilişsel süreçlerine ve sosyal bağlarına nasıl nüfuz ettiğini merak ederim. Sivas’ın Gürün ilçesinde meydana gelen deprem de öyle bir olaydır: sadece bir jeolojik olay değildir, ruhlarımızın, ilişkilerimizin ve algılarımızın da titrediği bir andır.
Sivas Gürün’de Deprem Ne Zaman Oldu?
13 Haziran 2025 tarihinde, saat 10:26 TSİ’de Sivas’ın Gürün ilçesinde 4.0 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. AFAD’ın verilerine göre depremin derinliği yaklaşık 7 kilometre olarak ölçüldü. [1]
Ayrıca, 15 Ekim 2024 tarihinde de saat 14:17’de, yine Gürün merkezli 4.0 büyüklüğünde bir deprem olmuş; 11,8 km derinlikte kaydedilmişti. [2]
Bu veriler, bölgenin aktif sismik doğasına işaret eder. Ancak tarihsel kayıtlar ve jeolojik çalışmalar çok daha derin zamanlarda da depremlerin varlığına ses verir — ama bugün biz esas olarak son yaşanan olayı ele alacağız.
Deprem Deneyiminin Psikolojisi: Bilişsel, Duygusal ve Sosyal İzler
Bilişsel Boyut: Tehdit Algısı, Kontrol Algısı ve Hafıza
Deprem anında yaşanan çarpan yürek, zihnimizde alarm sistemini tetikler. Bilişsel olarak, tehlike algısı yükselir: “Ev yıkılır mı?”, “Artçı olur mu?”, “Güvendeyim mi?” gibi düşünceler salınır. Bu düşünceler, zihinde kontrol algısı noktasında bir kırılma yaratabilir. İnsanlar genelde kontrol sahibi olduklarını hissetmek isterler; oysa deprem gibi doğal afetler bu kontrolün büyük ölçüde dışımızda olduğunu gösterir.
Bu tür olayların hafızaya kazınması genellikle “otomatik bellek kodlaması”yla olur: sarsıntının sesi, duvarların uğultusu, çevrenin titremesi gibi unsurlar zihinde silinmez. Bazı kişiler zamanla bu anları “ilk hissetme” anıyla ilişkilendirir ve tetikleyici unsurlar (rüzgar sesi, araç sesi, ev sallanması hissi) zihinde ansızın deprem anını çağrıştırabilir.
Duygusal Boyut: Korku, Anksiyete, Güvensizlik
Doğrudan deprem anında, en yoğun duygulardan biri korkudur. Bu, vücudun kaç ya da savaş tepkisinin devreye girmesinden kaynaklanır. Ancak etkisi kısa süreli değildir; deprem sonrası günler, haftalar hatta aylar süresince anksiyete, uyku bozuklukları, güvensizlik duygusu devam edebilir.
Bazıları için evde geçirdikleri sessizlik bile huzur verici değildir; çünkü “sessizlik” bir sonraki sarsıntının gelişini sessizce çağırabilir. Bu, travma sonrası stres tepkilerine (PTSD benzeri) açılan bir kapıdır.
Aynı zamanda, duygusal olarak “kontrolü yeniden kazanma” çabaları başlar: insanlar evlerini kontrol eder, duvar çatlaklarını inceler, artçı bildirilerini takip eder. Bu davranışlar, duygusal düzen sağlama stratejileridir.
Sosyal Boyut: Toplumsal Bağlar, Paylaşımlar, Kolektif Güvenlik
Deprem yalnızca bireysel ruhu etkilemez; sosyal ilişkileri de sarsar. Bir topluluk içinde insanlar birbirlerine yönelir — dayanışma doğar. Bu kriz anlarında ortak paylaşımlar (“sen de hissettin mi?”), telefon ve mesaj trafiği, mahalle sohbetleri yoğunlaşır.
Bazıları için mahalledeki komşularla iletişim güçlenir, yardım çağrıları, ev kontrol destekleri ortaya çıkar. Bu, sosyal psikolojinin dayanışma teorisi açısından anlamlıdır: insanlar risk altındayken, grup içi bağları kuvvetlendirme eğiliminde olurlar.
Ama aynı kriz anında, güven sarsıntısı da yaşanabilir: resmi açıklamalara kuşkuyla bakmak, sosyal medyada spekülasyonlara kapılmak, komşular arasında dedikodu ve panik yayılması gibi olumsuz sosyal dinamikler devreye girebilir.
Gürün Depremi Örneğinde İçsel Deneyimlerle Yüzleşme
Siz olsaydınız, böyle bir sarsıntıyı nasıl yaşardınız? Evde otururken yer titreşmeye başlasa, zihniniz hangi iç sesleri üretir? O an “evim güvende değil” düşüncesi mi gelir aklınıza ilk önce — yoksa “acaba artçı gelecek mi?” sorusu mu?
Deprem sonrasında psikolojik geri çekilmelere mi yöneleceksiniz; yoksa evinizi, komşularınızı kontrol edip dayanışmayı mı güçlendireceksiniz?
Burada önemli olan, herkesin deneyiminin farklı oluşudur. Bilişsel eğilimlerimiz, duygusal geçmişimiz, sosyal çevremiz bu tür bir olayla baş etme biçimimizi şekillendirir.
Sonuç Olarak: Tarih + Zihin + Toplum
Sivas Gürün’de 13 Haziran 2025’te yaşanan 4.0 büyüklüğündeki deprem, tarihsel bir olay olarak kayıtlara geçti. Ama bu olay aynı zamanda her bir bireyin zihninde — algısında, korkusunda, dayanışmasında — iz bıraktı.
Bir psikolog olarak söyleyebilirim ki, doğa olaylarının insan ruhuna dokunmaktan başka seçeneği yoktur. Bizleri düşündürür, kaygılandırır, bazen yeniden bir araya getirir.
Okuyucuya davet:
Deprem anınızı hatırlıyor musunuz? İçinizde ne hissettiniz, hangi düşünceler geçti zihninizden? O günden bugüne duygularınız nasıl evrildi? Yorumlarda paylaşın — çünkü ancak paylaştıkça, bu tür sarsıntıların yalnızca toprak değil, ruh dünyamız üzerinde de nasıl etkiler bıraktığını birlikte anlayabiliriz.
#SivasGürünDeprem #Psikoloji #Bilişselİşlem #DuygusalDeneyim #SosyalDayanışma
—
Sources:
[1]: https://www.buyuksivas.com/sivas-gurunde-4-0-buyuklugunde-deprem-iste-ilk-goruntuler/?utm_source=chatgpt.com “Sivas Gürün’de 4.0 büyüklüğünde deprem! İşte ilk görüntüler!”
[2]: https://www.yenicaggazetesi.com.tr/sivasin-gurun-ilcesinde-4-buyuklugunde-deprem-15-ekim-2024-849902h.htm?utm_source=chatgpt.com “Sivas’ın Gürün ilçesinde 4 büyüklüğünde deprem (15 Ekim 2024)”