Sigi Ne Demek? Bir Kelimenin Arkasında Gizli Duygular
Kayseri’nin Soğuk Akşamlarında Sigi’yi Öğrenmek
Kayseri’deki akşamlar, içimi burkan o soğuk rüzgarla birlikte gelir. 25 yaşındayım, burada büyüdüm, buranın sokaklarında koştum, burada yazdım, burada içimdekileri hep en derinlere gömmek zorunda kaldım. Ama bazen, o soğuk akşamlar öylesine keskin oluyor ki, yapacak tek şeyim kalıyor: bir günlük almak, kalemi elime alıp hislerimi kağıda dökmek.
Geceyi karanlık kaplamıştı, evin penceresinden bakınca Kayseri’nin ışıkları, şehrin arka sokaklarından geçen birkaç araba ışığı ve uzaktaki dağlar görünüyordu. O an, duygularımda bir fırtına kopuyordu. Ne kadar hayal kırıklığına uğramıştım, ne kadar da bir şeyleri yanlış anlıyordum. İçimde o kadar çok duygu vardı ki, bunları dışarıya çıkarmak gerekiyordu.
Birden aklıma, birkaç gün önce “sigi” kelimesini duyduğum an geldi. O anı hatırladım, gözlerim biraz bulanıklaştı. Sigi, aslında tanıdık bir şeydi, ama bir şekilde hep uzak kaldım ondan.
“Sigi” Kelimesinin Derinliği
Bir hafta önce, sevdiğim bir arkadaşım Kayseri’deki eski kafelerden birinde otururken, “Sigi ne demek?” diye sormuştu. O an garipsedim, çünkü ilk defa birinin “sigi”yi doğru anlamadığını görüyordum. Hemen açıklama yapmaya başladım, ama anlatmaya çalıştıkça o kelimenin bana verdiği duygular büyüyordu. “Sigi” sadece bir kelime değilmiş, o an fark ettim. O kelime, yaşadıklarımı, duygularımı özetliyordu.
“Sigi”, en basit haliyle, her şeyi geride bırakma arzusuydu. Ama bu kelime bana hep “başka bir ben”i çağrıştırıyordu. Bir çeşit özgürlük, geçmişin yüklerinden sıyrılma isteği… O an içimde bir şey kırıldı. Kendi geçmişimde, duygusal bagajlarımda ve hatalarımda, tam da “sigi”nin ifade ettiği bir boşluk vardı. Geriye dönüp bakınca, o boşluğu nasıl dolduracağımı hiç bilmiyordum.
Bir Kayseri Gecesinde, Sigi ve Ben
O gece, yazdığım her kelime bana daha yakın gelmeye başladı. Kayseri’nin karanlık gecesinde, evde yalnız başıma, sigara içerek yazdım. “Sigi”yi anlatmaya çalıştıkça, o kelimenin anlamı daha da derinleşiyordu. İşte o an fark ettim: Sigi, bir yerlerde hep vardı ama ben ona ulaşamamıştım. Hayatımı bir çırpıda silip atma isteği, kaybolan umutlarım ve kırık dökük hayallerim sigiyle örtüşüyordu.
Kayseri’nin o soğuk gecesinde, sadece “sigi”yi değil, kendimi de bulmaya başladım. Sigi, sadece bir kelime değildi; geçmişi bırakıp, yeni bir yola çıkma cesaretini simgeliyordu. O kadar çok duyguyla sarmalanmıştım ki, kaybolmuş gibi hissediyordum. Ama bir şekilde, sigi beni aydınlattı. Anladım ki, geçmişe takılı kalmak, her şeyi bildiğimi düşünmek yerine, kabul etmek gerekiyordu: hayal kırıklığı, belki de güzeldi.
Kendi İçimdeki Sigi’yi Keşfetmek
Sigi, tam olarak beklediğim bir şey değilmiş, ama belki de en ihtiyacım olan şeydi. O kelime bana güç verdi, acılarını kabul etmek, hatalarımla yüzleşmek ve geçmişi bırakabilmek için bir şans sundu. O an, bir anda kaybolan duygularımın yerini umut almaya başladı. Bir gün, geçmişin yüklerinden kurtulup, yeniden başlamak için bir şans vardı. Her şeyin başladığı, bana hatırlatan o anı asla unutamayacağım.
Kayseri’nin soğuk akşamlarında, sigaramı tüttürürken, o kelimeyi içimde hissettim: Sigi. Bir yolculuk, bir keşif, geçmişi bırakma cesaretiydi. Şimdi, o kelime sadece bir sözcükten çok daha fazlasıydı. Bir anlam, bir his, bir başlangıçtı. Şu anda olduğum yerden, bir adım daha öne gitmek, kalbimi açmak ve kaybolan umutları yeniden bulmak için sigi’ye sarıldım.
—
Sigi, her zaman bir şeyleri geride bırakmaya cesaret bulamayanlar için bir hatırlatmadır. Bazen, sadece bir kelime bile hayatımızı değiştirebilir.