Karadeniz İkliminin Ev Tipi Nedir?
Evet, Karadeniz iklimi… Hani şu sürekli yağmur, bol nem, zaman zaman güneşin çıkıp hemen kaybolduğu, geceyle gündüzün neredeyse fark edilmediği o ilginç iklim türü. Tamam, güzel ama “ev tipi” nedir? Karadeniz iklimiyle büyüyen biri olarak, bu soruya net bir cevap vermek gerekirse: “Çok katlı apartmanlar, nemli duvarlar, sonbahar kokusu, geceyi sabaha bağlayan uzun karanlıklar ve tabii ki asla kurutulamayan çamaşırlar!” Karadeniz’de yaşamak, kelimenin tam anlamıyla bir “deneyim” ve bu deneyimi yaşarken evinizin de iklimden payını alması kaçınılmaz. Şimdi bu iklimin ev tipi üzerine cesur bir şekilde fikirlerimi paylaşacağım. Hazır olun!
Karadeniz İkliminin Ev Tipi: Güçlü Yönler
İlk başta, Karadeniz ikliminin ev tipi konusunda olumlu şeylerden bahsedelim. Her ne kadar bu yazıda eleştirilerim bol olacak olsa da, Karadeniz’in doğal güzellikleri ve yeşili, yaşam alanlarını baştan aşağı dönüştüren bir etkiye sahip. Mesela, yağmurun o insana özgü huzur veren sesi, evin içinde de hoş bir atmosfer yaratıyor. Karadeniz’de evler genellikle ahşap ya da taş yapılarla donatılmıştır, bu da o samimi ve doğayla iç içe olma hissini pekiştirir. Şimdi “ağır ağır yağmur yağıyor” dedikçe, bu evin içinde sıcak çayı yudumlamak, o sesin içinde kaybolmak oldukça keyifli.
Ayrıca, doğanın varlığına bu kadar yakın olmak, insanı bir nebze daha rahatlatıyor. Yağmurun sesi, rüzgarın hışırtısı, uzaklardan gelen kuş sesleri… Hepsi evin içini bir nevi meditasyon alanına çeviriyor. Karadeniz’de evler küçük, samimi ve genellikle doğayla uyumlu olarak tasarlanır. Bu, insanı daha fazla doğayla bağlantı kurmaya yönlendiriyor. İstanbul’da yaşayan biri olarak, bu denli doğanın içinde yaşamaya ne kadar özlem duyduğumu itiraf ediyorum.
Karadeniz İkliminin Ev Tipi: Zayıf Yönler
Gelelim eleştirilecek noktalara. Çünkü Karadeniz ikliminin ev tipinin de pek de göz önünde bulundurulmayan bazı zayıf yönleri var. Hani “yağmur, deniz havası falan güzel ama…” diyerek biraz daha derine inmek lazım.
İlk olarak, nem… Karadeniz’de evler nemden ciddi şekilde etkileniyor ve bu durum, evdeki her şeyi mahvedebiliyor. Çamaşır asmak, evin içinde kurutmak bir kabusa dönüşüyor çünkü yüksek nem, her şeyin çok hızlı bir şekilde küflenmesine neden olabiliyor. Karadeniz’de bir evde oturuyorsanız, bu durumun yıllık bir sorun halini alması kaçınılmaz. Hangi evi tutarsanız tutun, duvarların bir köşesinde ya da dolap içinde mutlaka bir küf lekesi bulabilirsiniz. Gerçekten mi? Evet, gerçek!
Bunların dışında, Karadeniz iklimiyle özdeşleşmiş olan uzun ve kasvetli kış ayları da bir başka sorun. Tamam, yağmur güzel, bir süre sonra kış gelip bizi iyice boğuyor. Uzun süre gri gökyüzü, azalan güneş ışığı ve karanlık günler, insanın psikolojisini olumsuz etkileyebiliyor. Bir insan bir hafta boyunca hiç güneş görmeden yaşamak zorunda kaldığında, biraz mutsuz olabilir mi? Tabii ki olur. Yani, evinizin içinde o kadar güzel yeşillikler ve dağ manzarası olsa bile, dışarıda sürekli kapalı bir hava varsa, bir süre sonra o huzur veren manzarayı görmek zorlaşabiliyor.
Karadeniz İklimi ve Ev İhtiyaçları: Gerçekten Uyumlu Muyuz?
Karadeniz iklimi ile uyumlu evler aslında pratikte pek de mükemmel değil. Gerçekten de, ev tipinin, bölgenin iklimiyle ne kadar uyumlu olduğu, genellikle gözden kaçırılır. Karadeniz’deki nemli hava, ahşap ve taş gibi doğal malzemelerle birleşince, uzun vadede ciddi bakım gereksinimlerine yol açabiliyor. Eviniz nemden dolayı çürümeye başladığında, evin “doğal” ve “sıcak” havası bir anda “soğuk” ve “yıpranmış” bir hale dönüşebiliyor.
Buna ek olarak, Karadeniz ikliminin ev tipine en uygun yapıların aslında çoğu zaman daha modern ve ısınma/soğutma açısından verimli olmaması da ciddi bir sorun oluşturuyor. İklimin etkilerine karşı gerçekten dayanıklı evler yapmak, daha fazla enerji tüketimine yol açabiliyor. Yani Karadeniz’de her yıl yağan o bol yağmurlar, belki doğa için faydalı, ama evinize, her sene baştan aşağı yenilenmek zorunda olduğunuz bir bakım ve onarım yükü getiriyor. Sonuçta, her yağmur sonrasında o “doğal” evin içi, bir şekilde ıslanıyor.
Sonuçta, Karadeniz İklimiyle Ev Tipi Gerçekten Uyumlu Mu?
Bence, Karadeniz ikliminin ev tipi hakkında konuşurken, sadece doğayla uyumlu yapıları savunmak, gerçekleri görmezden gelmek olur. Elbette, ahşap ve taş yapılar, estetik açıdan güzellik sunuyor ve doğayla iç içe olmak harika bir şey, ancak nem, küf ve uzun kasvetli kışların yarattığı olumsuz etkiler de göz ardı edilemez. Karadeniz’de yaşamak gerçekten çok özel bir deneyim, ama evlerin bu iklime tam uyumlu olduğu söylenemez. Sadece iklimin güzel yanlarına odaklanmak yerine, zayıf yönlerini de değerlendirmemiz gerektiği açık.
Peki, sizce Karadeniz ikliminin ev tipi gerçekten uyumlu mu? Ya da belki de bu “doğal” evler, aslında bu iklimin zorluklarıyla baş edebilecek kadar güçlü değil mi?