Aile İçi Suçlar Şikayete Tabi Mi?
O Anı Unutamıyorum
Bugün, hala hafızamda taze olan bir anı düşünüyorum. Kayseri’nin soğuk, gri bir akşamında, evin içi her zamanki gibi sessizdi. O zamanlar, hepimiz birbirimize yabancıydık, hatta en çok da aileme. Kimseyle göz göze gelmek istemezdim. Bir köşe bulup, kendi içimde kaybolmak… Her günüm, bir öncekini tekrar eder gibi geçiyordu. O gün de öyleydi. Ama bir şey vardı, hissettiğim o eksik ve yaralı duyguyu bir kenara koymak o kadar kolay değildi.
Yıllardır farkında olmadığım bir şey vardı: Aile içindeki şiddet, o kadar basitti ki, çoğu zaman ne olup bittiğini bile anlamıyordum. İşte o gün, her şeyin farkına vardım. Babamın yükselen sesi, annemin suskunluğu… Ve birden, “Aile içi suçlar şikayete tabi mi?” diye soran o ses… Kendi içimde, ama aynı zamanda o an tüm evde yankı bulan o soruyu sordum.
Şikayet Edilmeyen Suçlar
O anı hatırladıkça, kalbimde büyük bir ağırlık hissediyorum. Olayın içinde olmasam da, bir tarafın şiddet uygulayıcı olması, bir diğer tarafın ise susması… Evet, işte bu hiç kolay bir şey değildi. Aile içi suçlar, şikayete tabi değil midir? Hiç düşünmedim, ya da belki de korktuğum için düşündüğümde ne yapacağımı bilemedim.
Evdeki gerginliği hissedebiliyordum. Annem bir şeyler söyledi ama sesinden çok, suskunluğunun verdiği his her şeyin önündeydi. O kadar derin bir suskunluk ki, her şeyin konuşulmaz hale geldiği bir noktada durduğumuzu düşündüm. Aile içi suçlar ne zaman şikayete tabi olurdu? Annem neden hiç şikayet etmezdi?
Bir gün, annemin yüzüne bakarken, yıllardır sustuğunu fark ettim. Bir şeyler söylemeye çalıştı ama kelimeler boğazında tıkanıp kaldı. O gün, “Birini seviyorsan, susturmak zorunda kalmazsın. Birini seviyorsan, yaşatmak istersin, onu ezmek değil” diye düşündüm.
Suskunluk
Aile içi suçlar şikayete tabi mi? Bunu, annemin suskunluğu karşısında anlamak, anlamlandırmak çok zordu. Annem bir kere olsun polise gitmedi, şikayetçi olmadı. Ya da belki de ben fark edemedim. Şiddet sadece fiziksel miydi? Ruhsal olarak da bir şiddet vardı ve bu hep susuyordu. Babamın her bağırışında, bir şeylerin eksik olduğunu hissettim. Ama annem neden şikayet etmedi? Neden bunu bana anlatmadı?
Küçükken, her ailede mutlaka oluyormuş gibi geliyordu. Sonra büyüdükçe, bu ‘herkesin yaşadığı bir şey’ düşüncesi yerini, aile içi suçların gerçekten var olduğuna, şikayet edilmesi gerektiğine bıraktı. Ama işte, annemin yaşadıkları, o şiddet ortamı, bu suçların şikayete tabi olmadığını gösteriyordu. Ya da belki de suçları kabul etmemek, görmemezlikten gelmek daha kolaydı. Bunu kabul etmek çok zor olurdu.
O Günden Sonra
O günün sabahında, annemle konuşmaya karar verdim. “Neden hiçbir zaman şikayet etmedin?” diye sordum. İlk başta sustu. Sonra, “Neden herkesin derdiyle boğuşmak zorundayım ki?” dedi. O an hissettim ki, annem aslında o kadar yalnız kalmış ki, gücünü sadece içindeki sevgiye bağlamış. Onun dünyasında, herkesin geçmesi gereken zorluklar vardı, ama şikayet etmek, birilerine güvenmek, her şeyin daha kötüye gitmesine sebep oluyordu.
İçimde bir his vardı. Bu duyguyu anlatmak çok zor. Annem belki de korkuyordu. Ama annem, şikayet etmenin, gerçekten bir değişim yaratacağına inanmadığı için mi sessizdi? Yoksa ona söyleseydim, her şey daha da kötüleşir miydi?
Şikayet Edilmeyen Suçlar: Hiçbir Zaman Geç Olmaz
Aile içi suçlar şikayete tabi mi? Evet, tabi ki… Ama bu, her zaman o kadar basit bir soru değil. Belki de gerçek soru şu: Birini seviyorsan, susmak zorunda kalmazsın. Onun için bir şeyler yapmalısın. Bir insanın içindeki acıyı görmek, hissetmek, bunu dışarıya taşımak ve adım atmak… Bunlar belki çok basit gibi görünse de, aslında çok büyük bir cesaret gerektiriyor.
Aile içi suçlar, her zaman gözden kaçırdığımız, her zaman görmediğimiz şeylerdir. Belki de bu yüzden susarız. Ama belki de bir gün, bu sessizliği bozan bir adım atılır. Ve belki de bu yazıyı okuyan bir kişi, bir değişim yaratabilir. Şikayet etmek, sadece başkalarına değil, kendine de yapılan en büyük yardımdır.